İsrail-Hizbullah: Bu açık bir savaş

Çatışmaların endişe verici yeni bir tırmanışı olarak Hizbullah, geçen Temmuz ayında Beyrut'ta askeri komutan Fuad Shukr'un öldürülmesine yanıt olarak İsrail'e karşı büyük bir misilleme başlattı. Uluslararası kaynaklar, Şii grubun İsrail'in kuzeyinde, özellikle Celile ve Yukarı Celile bölgelerindeki askeri hedeflere 320'den fazla roket attığını ve patlayıcı insansız hava araçları kullandığını, bunun sonucunda çok sayıda İsrailli sivilin yaralandığını bildiriyor. Hizbullah ayrıca Lübnan sınırındaki Avivim'in de aralarında bulunduğu 11 askeri üsse patlayıcı insansız hava araçlarının fırlatılmasının sorumluluğunu da üstlendi. İnternette dolaşan bir videoda, Hizbullah'a ait bir insansız hava aracının İsrail'in kuzeyinde bir otoyola çarparak trafiği engellediği ve sivil halk arasında paniği artırdığı görülüyor.

Militan gruba yakın kaynaklara göre saldırının asıl amacı, Tel Aviv Savunma Bakanlığı ve Ben Gurion Havaalanı da dahil olmak üzere İsrail'in merkezindeki stratejik tesisleri, ancak "Demir Kubbe" gibi İsrail hava savunma sistemlerini vurmaktı. ve “David's Sling” tehditlerin çoğunu başarıyla yakaladı. Ancak bazı istihbarat kaynakları, Hizbullah'ın daha gelişmiş, daha uzun menzilli füzeler fırlatmış olabileceğini, bunun da İran gibi diğer bölgesel aktörlerin olası müdahalesine ilişkin korkuları artırdığını söylüyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), bir dizi önleyici saldırı ve ardından güney Lübnan'daki Maroun al-Ras, Bint Jbeil ve Aitaroun gibi bölgelerdeki Hizbullah hedeflerine karşı büyük ölçekli bir hava saldırısıyla karşılık verdi. Saldırılar füze sahalarını, silah depolarını ve kaçakçılık için kullanılan tünelleri hedef alıyor. Al-Manar yayın kuruluşu da dahil olmak üzere Lübnanlı kaynaklara göre, İsrail saldırıları Hizbullah savaşçılarının yanı sıra siviller arasında da önemli can kayıplarına neden oldu; zira bu hedeflerin çoğu yoğun nüfuslu bölgelerde yer alıyordu.

IDF sözcüsü Daniel Hagari, İsrail'in düzinelerce savaş uçağı, insansız hava aracı ve savaş gemisini içeren ve 200 saatten kısa bir süre içinde 24'den fazla hedefi vuran bir "tehdit etkisizleştirme" operasyonunu başlattığını söyledi. İsrail yetkilileri, binlerce sivilin Lübnan sınırına yakın bölgelerden tahliye edilmesi emrini verirken, çok sayıda okul ve işletme de güvenlik nedeniyle kapatıldı.

Bu arada Gazze'deki durum daha da kötüleşti. El Cezire'nin haberine göre, Hizbullah'la gerilimin tırmanmasından önce İsrail Gazze Şeridi'ne bir dizi hava saldırısı düzenleyerek aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 70'den fazla Filistinliyi öldürmüştü. Baskınlar çoğunlukla Deir el-Balah şehrini ve Jabalia mülteci kampını hedef aldı ve 100.000'den fazla insanı evlerinden kaçmak zorunda bıraktı. Yerel kaynaklar, hastanelerin aşırı kalabalık olması ve ciddi ilaç ve temel malzeme sıkıntısı nedeniyle insani durumun artık çökmeye başladığını söylüyor.

İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki askeri operasyonları durmadı. İsrail güçleri Batı Şeria'da Balata ve Cenin'deki mülteci kamplarına baskınlar düzenleyerek düzinelerce şüpheli militanı tutukladı ve çok sayıda evi yıktı. El Aksa Şehitleri Tugayları, İsrail kuvvetlerine yoğun bir silahla karşılık verdi ve Nablus ve Beytüllahim şehirlerindeki çatışmaların daha da artmasına neden oldu. Filistin haber ajansı Wafa'ya göre çok sayıda sivil kayıp yaşandı.

Uluslararası alanda ise çatışma dünya çapında endişelere yol açtı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi durumu görüşmek üzere acil toplantı çağrısında bulunurken, birçok ülke topyekun savaş korkusunu dile getirdi. ABD Başkanı Joe Biden, "İsrail ve Lübnan'daki olayları yakından izlediğini" söyledi ve ABD'nin İsrail'in kendini savunma hakkına verdiği desteği yineledi. Aynı zamanda Biden Yönetimi, taraflar arasında ateşkes sağlanmasına aracılık etmek üzere Ortadoğu'ya özel bir temsilci gönderdi.

Bu arada İran, saldırıları "İsrail saldırganlığına karşı meşru bir savunma" olarak nitelendirerek Hizbullah'a tam desteğini açıkladı. Bu deklarasyon, bölgedeki diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde çatışmanın genişlemesi riskini de beraberinde getirerek gerilimleri daha da artırdı.

Durum, tüm Orta Doğu'yu daha da istikrarsızlaştırabilecek kontrolsüz bir tırmanma riskiyle birlikte son derece değişken olmaya devam ediyor. Önümüzdeki birkaç saat ve gün, ateşkesin mümkün olup olmadığının veya şiddet sarmalının potansiyel olarak yıkıcı sonuçlarla büyümeye devam edip etmeyeceğinin belirlenmesinde hayati önem taşıyacak.

İsrail-Hizbullah: Bu açık bir savaş

| EVIDENCE 2, DÜNYA |